SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

ZEKAT BAHSİ

<< 1018 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

72 - (1018) حدثني يحيى بن معين. حدثنا غندر. حدثنا شعبة. ح وحدثنيه بشر بن خالد (واللفظ له)  أخبرنا محمد (يعني ابن جعفر) عن شعبة، عن سليمان، عن أبي وائل، عن أبي مسعود. قال: أمرنا بالصدقة. قال: كنا نحامل. قال: فتصدق أبو عقيل بنصف صاع. قال: وجاء إنسان بشيء أكثر منه. فقال المنافقون: إن الله لغني عن صدقة هذا. وما فعل هذا الآخر إلا رياء. فنزلت: { الذين يلمزون المطوعين من المؤمنين في الصدقات والذين لا يجدون إلا جهدهم } [9 / التوبة / 79]. ولم يلفظ بشر بالمطوعين.

 

[ش (كنا نحامل) معناه نحمل على ظهورنا بالأجرة ونتصدق من تلك الأجرة، أو نتصدق بها كلها. وقال ابن الأثير في تفسير المحاملة: أي نحمل لمن يحمل لنا، من المفاعلة. أو هو من التحامل وهو تكلف الحمل على مشقة].

 

{72}

Bana Yahya b. Mâîn rivayet etti. (Dediki): Bize Gunder rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. H.

Bana bu hadîsi Bişrü'bnü Hâlid dahî rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Muhammed yâni ibni Ca'fer, Şu'be'den, o da Süleyman'dan, o da Ebû Vâil'den, o da Ebû Mes'ûd'dan naklen haber verdi. Ebû Mes'ûd şöyle demiş:

 

Sadaka vermeye me'mûr olduk (Bu maksatla) hammallık ediyorduk. (Bir defa) Ebû Akil yarım sâ' sadaka verdi. Başka biri ondan daha çok bir şey getirdi. Derken münafıklar:

 

— «Şüphesiz ki Allah bunun sadakasından müstağnidir; öteki de ancak riya için fazla verdi.» dediler.

 

Bunun üzerine (mü'mînlerden nafile sadaka verenlerle güçlerinin yettiğinden başka bir şey vermeyenleri alaya alanlar yok mu, Allah onları rezîl rusvay edecektir. [

Tevbe 79 ] âyet-i kerîmesi nazil oldu.

 

Bişr: «Nafile sadaka verenler» tâbirini söylemedi.

 

 

(1018) وحدثنا محمد بن بشار. حدثني سعيد بن الربيع. ح وحدثنيه إسحاق بن منصور. أخبرنا أبو داود. كلاهما عن شعبة، بهذا الإسناد. وفي حديث سعيد بن الربيع قال: كنا نحامل على ظهورنا.

 

{…}

Bize Muhammedü'bnü Beşşâr rivayet etti. (Dedi kî): Bana Saîdü'bnü Rabi rivayet etti. H.

Bana, bu hadîsi İshâk b. Mansûr da rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Dâvûd haber verdi. Bu râvîlerin ikisi de Şu'be'den bu isnâdla rivayette bulunmuşlardır. Saîdü'bnü Rabî' hadîsinde: «Biz, sırtlarımızda yük taşıyorduk, dedi.» ibaresi vardır.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhâri «Kitâbu't-Tefsîr» ve «Kitâbu'z-Zekât»'da tahrîc etmiştir.

 

Hadis-i şerif burada meçhul sigasıyla vârid olmuşsa da, Buhâri'nin *Kitâbu*z-Zekât»'daki rivayetinde «Sadaka ayeti nazil olunca biz sırtımızla yük taşımaya başladık...» buyrularak, sadaka emrini verenin Allah Teâlâ olduğu bildirilmiştir.

 

Anlaşılıyor ki «Sadaka âyeti» denilen «Onların mallarından sadaka-al» emr-i ilâhisi nazil olunca Ashâb-ı   kiram hemen sadaka vermeye şitâb etmiş, verecek sadaka bulamıyanlar hammallık ederek kazandıkları yevmiyeden sadaka vermişlerdir.

 

Yarım sâ' sadaka veren Ebû Akil  (Radiyallahu anh)'in ismi Habbâb'dır îbni Abdilberr'in beyânına göre Ebû Akil (Radiyallahu anh) sâ' kuru hurma getirerek odanın içine boşaltmış, bunu gören münafıklar gülüşerek: «Allah, Ebû Akîl'in sâ' ından ganîdir.» demişler.

 

Îbni Çerir'in rivayetine nazaran Hz. Ebi Akil: bir iki sâ' kuru hurma mukaabilinde çalıştım. Birini aileme götürdüm, diğerini ibâdet olmak üzere Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e getirirdim. Ona vararak sadaka getirdiğimi haber verince:

 

(Getirdiğin sadakayı, sadaka mallarının yanına dök.) buyurdular. Derken münafıklar alay ettiler. Ve: (elbette, Allah bu fakirin sadakasından müstağnidir) dediler. Bunun üzerine:

 

Kendi gönülleri ile sadaka veren mü'mtnleri alaya alanlar yok mu...) âyet-i kerimesi nazil oldu.

 

Bu bâbda vârid olan bir çok hadîslerden anlaşılıyor ki: Sadaka getirenlerin sayısı yalnız iki zâta münhasır değildir.

 

Kirmanı buradaki hadîste Hz. Ebû Akîl'in yarım sâ'; zekât hadisinde ise bir zâtın bir sâ'; tesadduk ettiğine bakarak bunların ayrı ayrı kimseler olmaları ihtimâli üzerinde durmuştur.

 

Buhârî'de ismi zikredilemeyen bir zât daha vardır. Onun hakkında: «Çok şey tesadduk etti.» denilmiştir.

 

Ayni, bu zâtın Abdurrahmân b. Avf Radiyallahu anh) olduğunu söylemiştir. Hz. Abdurrahmân dört yahut sekizbin dirhem sadaka getirmiştir ki bu miktar o günkü malının yarısı olduğu söylenir.

 

Yine o gün Âsim b. Adıyy (Radiyallahu anh) yüz ölçek kuru hurma tesadduk etmiştir.

 

îmam Ahmed b. Hanbel'in hadîsde Hz. Abdurrahmân b. Avf ın Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e 40 okiyye sadaka getirdiği, Ensâr'dan bir zâtın da bir sâ' yiyecekle geldiği; bunu gören bâzı münafıkların:

 

  «Vallahi Abdurrahmân bunu riya için getirdi.» dedikleri, yiyecek getiren zât için de:

 

  «Allah ve Resulü bu bir sâ'dan müstağnidirler.» diyerek alay ettikleri bildirilmektedir.

 

Hadîs-i şerif Müslümanları sadakaya itinâ göstermeye, verecek bir şey bulamadıkları zaman ücretle çalışmak gibi mubah sebeplerle sadaka vermenin yolunu aramaya teşvik etmektedir.